ÇOCUKLUK ÇAĞI DİYABETİ
---------------------------------------------

SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI

SORULAR;

1- Çocuklarda şeker hastalığı kaç yaşlarında görülür?  Belirtileri nelerdir?
2- Çocukta şeker hastalığı büyüme geriliğine neden olabilir mi?
3- Çocukta şeker hastalğı başka hastalıkların tetikleyicisi olabilir mi?
4- Kötü beslenme fazla kilo şeker hastalığına neden olur mu?
5- Çocuk çok su içiyorsa şeker hastalığı belirtisi midir?
6- 4 kilo ve üzeri doğan bebekler şeker hastalığı risk grubunda mıdır?
7- Çocuklar diyabet önlenebilir mi?
8- Çikolata ve şekerli gıdaları çok tüketmek şeker hastalığına neden olabilir mi?
9- Stres şeker hastalığının çocuklarda görülmesini artırıyor mu?
10- Çocukluk yaşında başlayan şeker hastalığı cinsel gelişimi etkiler mi?
11- Anne babalar çocuğu şeker hastalığından korumak için nelere dikkat etmeli?
12- Çocuklukta şeker hastalığı görülmesi kişinin ömrünü kısaltır mı?
13- Çocuklara hastalığını nasıl anlatmalı?  İnsülin iğnesini çocuk kaç yaşından itibaren kendi yapabilir?
14- Şeker hastalığının çocuğun psikolojisi üzerindeki etkisi nedir? ( iğne sebebiyle)

CEVAPLAR:

CEVAP 1-2-3-4-5-10:  Diabetes Mellitus, yani halk arasında bilinen adı ile ‘şeker hastalığı’ ilk hekim olan Hipokrat zamanından beri bilinen, hakettiği gibi üzerinde en çok yazılıp konuşulan, tüm dünyada ve ülkemizde en sık rastlanan endokrin hastalıktır. Diyabetin önemi sadece kan şeker düzeyinde  yüksekliğe bağlı olarak yol açtığı anlık sıkıntılardan daha da önemli olarak uzun dönemde hastalarda bir çok organ sisteminde yol açabildiği, çoğu başarılı bir tedavi ile önlenebilecek olan komplikasyonlarında yatmaktadır.

Diabetes Mellitus; küçük ve / veya büyük damar hasarlarına bağlı komplikasyonlara neden olan, temelde kan şekeri yüksekliğine ait bulgulardan oluşan bir seri rahatsızlığın bulunduğu  bir hastalıktır. Kan şekeri yüksekliği, glukozun yakıt olarak tüketilmesi ve kan değerlerinin açlık ve tokluk durumlarında vücut için kabul edilebilir olan normal değerlerde tutulması için kullanılacağı hedef dokulardaki hücrelerin içine girmesini sağlayan, pankreas isimli iç salgı bezinden salgılanan bir hormon olan insülinin hedef organlarda sonradan gelişen bir direnç nedeniyle etkinliğinde azalmaya bağlı olabildiği gibi (tip 2 diyabet), insülinin bizzat eksikliğine bağlı da olabilir (tip 1 diyabet) (insüline bağımlı diyabet: IDDM). Diyabetin daha az rastlanan ve insülinin tersi yönde etki eden hormonal mekanizmaların işlemesine bağlı olan hastalıklarda (akromegali; büyüme hormonunun artmış aktivitesi, cushing sendromu; kortizolün artmış aktivitesi, feokromositoma; adrenerjik hormonların artmış aktivitesi) ortaya çıkan (sekonder diyabet) ya da bu iki ana tipin (tip 1, tip 2)  ara formları olan alt tipleride bulunmaktadır.

Çocukluk döneminde başlangıç gösteren diyabet olgularının büyük çoğunluğunu ‘tip 1 diyabet’  oluşturur.  ABD’de ve pek çok avrupa ülkesinde  0-12 yaş arası, olguların sıkça başladığı yaş aralığı olarak bildirilmektedir. Dengesiz ve karbonhidrat ağırlıklı beslenme, hareket azlığı ve bu zeminde diyabet genetik yatkınlığı bulunan , çoğunluğu aşırı kilolu (obez) olan çocuklarda ise daha çok erişkin yaş grubunda görmeye alışık olduğumuz  'tip 2 diyabet' olguları görülmeye başlamıştır. Tip 2 diyabet daha ileri yaşlarda (10 yaş üzeri)  ve tip 1 diyabet’e göre çok daha az olarak, ama sıklığı dikkat edilmesi gerekir şekilde gittikçe artma göstererek görülmeye başlamıştır.

Kalıtım bu tip diyabette daha büyük bir rol oynamaktadır. Ancak yaşın ve genel sağlık özelliklerinin kabul edebileceğinden  daha fazla kilo ile yaşama, bu kilo artışına sebep olan bilinçsiz beslenme, alınan besin maddelerinin yakıt olarak tüketimindeki yetersizlik (hareketsizlik) gibi kolaylaştıran faktörlerin de devreye girmesi, genetik yatkınlığı olmasa bile kişilerin tip 2 diyabeti fazla kilolar (yağ dokusu) ve bunun sebep olduğu insülin direnci ile vücutlarına davet etmelerine sebep olabilmektedir.

Tip 1 diyabette insülinin yokluğu ve buna bağlı artmış katabolizma (yıkım olayları) nedeniyle izah edilemez ve önlenemez bir kilo kaybı , büyüme ve gelişmede duraklama ilk bulgulardandır. İnsulin anne karnındaki bebek ve doğum sonrası ilk yıllarda etkileri daha belirgin olmak üzere aynı zamanda vücut için çok önemli bir büyüme , yenilenme ve onarılma faktörüdür. Eksikliği bu genel gelişme geriliği yanı sıra yaraların geç kapanması, hastalıkların geç iyileşmesi, bağışık yanıtta zayıflama nedeniyle sık ve kolay hastalanma (özellikle enfeksiyon hastalıklarına kolay yakalanma) gibi dikkat çekici bozukluklara da neden olmaktadır. Tip 2 diyabete göre daha ani başlangıç, hızlı seyir ve daha yüksek kan şekeri değerleri ile seyreden bu hastalıkta hastaların tedavisinde insülin kullanımı mutlak gereklilik göstermektedir. 

Ağır olgularda bedensel olduğu kadar cinsel gelişimde de akut ve kronik komplikasyonlara bağlı gecikme ya da  duraklamalar olabilmektedir.
Tip 2 diyabetikler  ise; insulin direncine yanıt olarak pankreasın insulin seviyesini arttırmış olduğu zeminde gelişme gerliğinden daha az etkilenirler.  Burada hastalar kolay kilo alma , zor kilo verme, artmış iştah gibi sıkıntıları olan çocukta zaman içinde yavaş gelişim gösteren kan şekeri yüksekliğine (hiperglisemi)  ait çok su içme,çok idrara çıkma, yemek sonrası kızarıklık basması, ağırlık çökmesi, açlığa tahammülsüzlük gibi daha genel  bulgularla doktora başvurmaktadırlar.

Burada yüksek kan şekeri değerleri böbrek için tahammül sınırlarını aştığında idrara şeker çıkmaya başlaması, şekerin beraberinde suyu da çekmesi idrar miktarını, artmış idrar miktarı ise vücudun su kaybındaki artış ile birlikte aşırı susama ve çok su içme yakınmasını başlatacaktır.

CEVAP -6: Makrozomik, yani aşırı kilolu doğan bebeklerin annelerinin hamilelik sırasında hamileliğe bağlı ‘Gestasyonel diyabetik (Gebelik diyabeti)’ oldukları, ya da daha gebe kalmadan önce diyabetik oldukları ve hamilelikleri süresince şeker değerlerinin bozuk gittiği düşünülebilir. Öte yandan bu iki anneden de doğan makrozomik bebekler hem genetik yatkınlığı anneden almış olabilecekleri için hem de hayata aşırı yağ dokusu ile başlangıç yaptıkları için yaşamları boyu ideal kilo ararlığında kalması gereken, diyabet riskinin arttığı bireylerdir.

CEVAP-7-8-9-11: Tip 1 diyabetin erken tanı ve tedavi  dışında önleyici tedavilere yönelik tarama testi ve tedavi çalışma uygulamaları hızla gelişmeler göstermektedir.  Ancak gelişimi önlemede kullanılan  rutine girmiş  klinik bir uygulama henüz yoktur.  Tip 2 diyabet ise genetik eğilimi olan (anne –baba yada 1.derece diğer akrabaları diyabetik olan) çocukların daha erken yaşlarda dengeli ve düzenli beslenme eğitimi alması, ideal kilo aralığını aşmasının önlenmesi ve sıkı takibi ile, gereğinde başlanan erken tedavi uygulamalarıyla önlenebilmekte ya da geciktirilebilmektedir. Şeker ve çikolatanın  sadece özel anlarda ve ölçülü tüketilmesi gereken bir besin maddesi olduğu, asla ödül olarak kullanılmaması gerektiği bilinmeli, daha çok basit meyve şekeri fruktoz içeren meyve tüketimi teşvik edilmelidir. Öte yandan yoğun stresli bir çocukluk dönemi , stresin psişik ve endokrin olumsuz etkileriyle, kilo artışına neden olarak yada insulin direncine sebep olan edinsel mekanizmalarla diyabete eğilimi arttırdığından bedenen olduğu kadar ruhen de  sağlıklı bir çocuk yetiştirmeye , çocuğu yaşına göre üstesinden gelmekte zorlanabileceği streslerin altına sokmamaya özen  gösterilmelidir.

CEVAP 12: Diyabet ömrü kısaltan, yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. Başladığı zaman uluslararası çalışmalarla belirlenmiş kriterlere uygun tedavi ve takip edilmelidir. Bu sayede bu olumsuzluklar en aza indirilip geciktirilebilir. Öte yandan yaşam süresini kısaltan bu hastalığın başlamadan alınacak temel bazı önlemlerle engellenmesi çok daha doğru olacaktır.

CEVAP-13-14: Diyabet kronik; yani ömür boyu sürecek olan bir hastalıktır. Çocuğa hastalığını anlayabileceği 5 yaşından itibaren temel bilgiler verilmeye ve hastalığının gereklerini yerine getirebileceği sorunluluklar yüklenmeye başlamalı, kendi ayakları üzerinde durabilecek kadar hastalığına hakim olması sağlanmalıdır. İyi bir diyabet eğitimi; beslenme, yaşam tarzı, kendi kendine izlem ve tedavi uygulamalarında gereğinde değişiklikler yapıp doktoru ile iletişime geçebilme yeteneğini kazandırmalıdır. Bu uzun bir süreçtir. Hastalığını kabullenmesinde terapist desteği, aile terapisi ve kendisi ile aynı hastalığı taşıyan bireylerin bağlı olduğu derneklere ziyaretler, üyelik ve hatta bu gruplarla ve uzman doktorlarla çıkılan diyabet kampları oldukça yaralı olacak uygulamalardır.

 

 


 

 

 

 

Yazıcıya Gönder